Sanat, yazın ve düşünce yapıtlarını hem öz hem yapı yönünden açıklayan, başarılı ve başarısız ya da değerli ve değersiz yönlerini gösteren, bunları örneklerle somutlayıp belirten yazı türüdür eleştiri. Daha yalınlaştırarak söyleyelim:
Bir sanat, yazın ya da düşünce yapıtıyla onu okuyacaklar arasında bir köprüdür eleştiri. işlevi de büyük ölçüde bu köprülük görevini gerektiği gibi yerine getirmesine bağlıdır.
Okurun, üzerinde durulan yapıtın iç dünyasına girmesini sağlamasına, bu dünyayı olumlu ve olumsuz yönleriyle kavrayıp algılamasına gerçekleştirmesine bağlıdır. Bu tanımdan anlaşılacağı gibi eleştirinin üç temel boyutu vardır:
Eleştiri Türleri:
1) Eleştirmenin Tatar ve Tutumuna Göre,
a) Öznel Eleştiri: Kişisel görüş ve beğenilerin ön planda tutulduğu güzel, çirkin, çağdaş, çağdışı, güçlü, güçsüz… gibi nitelikler kullanılır.
b) Nesnel Eleştiri: Bu eleştiride eleştirmen, duygu ve yoruma girmeden bilimsel eleştiri kuramına uygun olarak açıklama, inceleme ve çözümlemelerden yararlanarak eleştiri yapar. Söylediklerini kanıtlara, belgelere dayandırır.
2) konularına Göre Eleştiriler:
a) Okura Dönük Eleştiri: Bu tür eleştiride eleştirmen, kendini okuruyla özdeşleştirir. Bir okur olarak yapıt ve yaratının kendi üzerinde yarattığı etkiyi eleştirinin çıkış noktası yapar. Bu tür eleştiriye izlenimci eleştiri de denir. Belirli ilke ve kuralları olmayan bu eleştiride tek ölçüt eleştirmenin beğenisidir. Bu yönüyle eleştirel denemeye yakın bir türdür.
b) Topluma Dönük Eleştiri: Bu tür eleştiride eleştirmen bir yazın ürününü (roman, öykü, şiir, tiyatro…) oluşumunu etkileyen tarihsel ve toplumsal koşulları bulmaya, bunlar yardımıyla yapıtı açıklamaya yönelir. Eleştirmen yapıtının yaratıldığı tarihsel ve toplumsal koşulları ölçüt olarak kullanır. Kullandığı ölçütün türüne göre de topluma dönük eleştirinin birtakım türleri vardır. Bu türler şunlardır:
1) Tarihsel Eleştiri: Eleştirmenin yazın tarihinin verilerinden yararlanarak sanat yapıtını değerlendirdiği eleştiri türüdür. Bu eleştiride eleştirmen yazarın yaşamöyküsü ve o dönemin başka yapıtlarıyla da eleştirisini zenginleştirin
2) Toplummsel Eleştiri: Bu tür eleştiride eleştirmen yapıta toplumsal bir belge gözüyle bakar. Yapıtı estetik açıdan değil yaratıldığı dönemi toplumsal boyutlarıyla yansıtıp yansıtmadığı açısından değerlendirir.
c) Sanatçıya Dönük Eleştiri: Bu tür eleştiride eleştirmen yapıtı açıklamak, aydınlatmak için sanatçının yaşamını çıkış noktası yapar. Bunun için sanatçının kişilik özelliklerini, psikolojisini inceler. Sanatçının bu özelliklerini açıklamak için yapıtını belge olarak kullanır. Bu yaklaşımda da iki tür eleştiriden söz edilebilir: yaşam öyküsel eleştiri, ruhbilimsel eleştiri.
Yapıta Dönük Eleştirileri: Bu tür eleştiride eleştirmen metnin yapısını, bu yapıyı oluşturan öğeleri kavrayıp açıklamaya çalışır. Başka bir deyişle sanatçı seçtiği konuyu işleyip öze ya da içeriğe dönüştürürken nasıl bir yol izlemiş? Yapıtın dokusunu oluşturan öğeler (konu, anlatım biçimi, olay örgüsü, simgeler, kişiler arasındaki ilişkiler ve çatışmalar) nasıl ver-ilmiş? Eleştirmen bu sorular üzerinde düşünür. Bunları bir bütün olarak değerlendirir. Sanatçının seçtiği malzemeyi nasıl biçimlendirdiğini araştırır.
Bu biçimlendirmeyi bütüncü bir yaklaşımla değerlendirir. Yapıt ve yaratının yapısını oluşturan öğelerin birbirleriyle bağıntılarını, bunların işlevlerini ve yaptın oluşumuna katkıların’ inceler. Böylece biçim, değerlendirmede anahtar kavram olur. Bunun için de yapıt ve yaratıya dönük eleştiriye biçimci eleştiri, yapısalcı eleştiri, yeni eleştiri, nesnel eleştiri… gibi adlar verilir.
Türk edebiyatında Namık Kemal’in “Tahrib-i Harabat” adlı yapıtı ilk eleştiri kabul edilir. Edebiyatımızda yetişmiş öteki eleştirmenler şunlardır: “Hüseyin Cahit Yalçın, Cenap Şehabettin, Ali Canip Yöntem, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cemil Meriç, Mehmet Kaplan, Cevdet Kudret, Nurullah Ataç, Mehmet Fuat, Doğan Hızlan, Feridun Andaç, Berna Moran…”
0 yorum: